Değerli Çalışma Arkadaşlarım,
Ülkemizin kaderini değiştiren büyük lider Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları, bundan tam 100 sene önce “Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir” düsturuyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurdular. Bu çok önemli günü hak ettiği şekilde, çok büyük bir coşkuyla kutlamak isterdik. Ne yazık ki mümkün olmadı! En kalbi duygularımla sizlerin ve ailelerinizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum. Karşı karşıya olduğumuz bu olağanüstü günlerde, o çok daha zorlu dönemleri ve bilhassa da milli mücâdele ruhunu daha iyi anlayıp, kendimize dersler çıkarmalıyız kanaatindeyim!
Geçirdiğimiz bu çok çetin ve alışılmadık günleri, ailelerimiz ve tüm sevdiklerimizle birlikte, sağlıkla ve yüksek bir moralle en kısa zamanda geride bırakmamızı diliyorum.
Dünyamız yüzyıllardır tarihin akışını değiştiren pek çok olayla sınanmamıza şahitlik etti. İnsanlık tarihini tek kelime ile anlatmak icap etseydi “mücâdele” ifâdesi herhâlde en uygunu olurdu. Büyük bir hızla tüm ülkeleri adeta esir alan koronavirüs salgını da maalesef unutulmayacak olaylardan biri olacak. Salgının muhtemel ekonomik, siyasi ve sosyal sonuçlarını değerlendirerek, bunun insanlık için yeni bir milat olabileceğini belirten pek çok düşünür var.
Her hâlükârda, bu sıkıntıyı aşabilmek için geçmişte olduğu gibi bugün de en büyük güvencemiz bilimin rehberliğidir. Son dönemlerde tüm dünyada aklın ve bilimin tersi istikamette atılan adımların ve küresel iş birliğinde yaşanan erozyonun, ortak tehditler karşısında insanlığı nasıl zor durumlara düşürdüğünü acı bir şekilde tecrübe ediyoruz. Büyük Atatürk’ün şu sözünün doğruluğunu ve önemini bir kez daha idrâk ediyoruz. “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin!”. Yaşanan bu musîbetin en azından böylesi bir farkındalığın oluşmasına ve daha iyi bir geleceğe vesile olmasını ümîd ediyorum.
Yüz yıla yaklaşan geçmişinde her adımını “Ülkem varsa ben de varım” düsturunu gözeterek atmış bir Topluluk olarak, kurumsal kültürümüzün ve değerlerimizin bu salgınla mücadelede bizi güçlü kılan en önemli çıpalarımız olduğunu gururla gördük. Sizler fedakârlıkla ve üstün görev bilinciyle bu zor günlerde Memleketimize en iyi şekilde hizmet etmek arzusuyla kenetlendiniz.
Salgının ortaya çıktığı ilk günden itibaren gerek Koç Holding’de oluşturduğumuz kriz masasında aldığımız kararlar, gerekse şirketlerimizin “biz ne yapabiliriz” yaklaşımıyla attığı adımlar, Ülkemizin salgınla mücadelesinde Topluluğumuzu adeta bir sembol haline getirdi. Birkaç örnek vermek gerekirse; Divan İstanbul, Divan City ve Divan G Plus otellerimizi sağlık çalışanlarının hizmetine sunma kararını alırken sizler en büyük destekçimiz oldunuz. Ford Otosan ve Tofaş tıbbi destek ekipmanlarının üretimine başlarken en çok sizlerin yaratıcılığınıza ve hızlı hareket kabiliyetinize güvendiler. Arçelik mühendislerinin salgınla mücadelenin en kritik ihtiyaçlarından biri olan solunum cihazı üretimindeki yetkinliği sadece Topluluğumuzun değil tüm Türkiye’nin gururu oldu. Ülkenin dört bir yanındaki 200’ü aşkın hastaneye sağladığımız Arçelik ürünleri ve Otokoç’un hizmetlerine sunduğu araçlar ile zor şartlar altında çalışan sağlık çalışanlarının bir nebze olsun rahat etmesine vesile olduk. Aygaz; Divan, Pürsü, Tat Gıda ürünlerini sağlık çalışanlarına ve ihtiyaç sahiplerine sizlerin gayretiyle ulaştırdı. Ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanmasında ulusal bir sorumluluk taşıyan Tüpraş başta olmak üzere pek çok fabrikamızda üretimi ve şirketlerimizde faaliyetlerimizi sizlerin özverili çalışmalarıyla sürdürüyoruz.
Vehbi Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları’ndaki hekimlerimiz, hemşirelerimiz, işletmelerimizdeki işyeri hekimlerimiz ve tüm sağlık çalışanlarımıza minnettarız.
Tüm şirketlerimizin elini yüreğine koyarak yaptıklarını bir mektuba sığdırmak imkânsız. Bu süreçte hep birlikte çok anlamlı ve çok güzel işler hayata geçirdik. Ben de sizler gibi bu yapılanlardan gurur duyuyorum. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Bu sıkıntılı günleri de elbette atlatacağız. #iyileşeceğiz mesajıyla Ülkemize seslendiğimiz filmde de vurgulandığı üzere, bugünlerin sonrasında ümîd ederim ki daha iyi insanlar, daha iyi kurumlar olacağız.
Büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü hatırlatmak isterim: “Başarılarda gururu yenmek, felâketlerde ümitsizliğe direnmek lâzımdır.” Umudumuzu yitirmeyelim!
Bir kez daha ifâde etmek isterim ki, Koç Ailesi olarak bu süreçte her zaman yanınızdayız.
